Cinsel İşlev Bozuklukları

Cinsel İşlev Bozuklukları

Doyumlu bir cinsel yaşam sağlıklı bir yaşamın temel yapı taşlarından birisidir. Bireyin özellikle ruhsal sağlıklılık durumu cinsel yaşamının nasıl olduğu ile yakın ilişkilidir. Cinsel yaşamdaki aksaklıklar hem direk etki ile yaşamın önemli bir alanında tatminsizliğe yol açar hem de çeşitli ruhsal hastalıklara zemin hazırlar.

Cinsel Yanıt Döngüsü

1) İstek evresi
2) Uyarılma evresi: Temel olarak erotik duygu ve düşüncelerin belirmesi ile erkekte sertleşme, kadında yaygın olarak kanlanma artışı ve kas kasılması ile karakterizedir.
3) Plato evresi: Bu evrede, haz duygusu ve cinsel gerilim giderek yükselir.
4) Orgazm evresi: Evreler arasında süre açısından en kısa; ancak duyumsanan cinsel haz açısından en yoğun evredir. Bu evre, erkekte ejakülasyon (meninin penis ucundan atılması), kadında ise ritmik kasılmalar ile karakterizedir.
5) Çözülme evresi: Son evredir. Kadın ya da erkekte, orgazm ya da orgazmın gerçekleşmediği durumlarda platoyu takiben bedende önceki aşamalarda oluşmuş olan fizyolojik değişikliklerin dakikalar içerisinde aynı sırayı takip ederek kaybolması ile karakterizedir.
    
Cinsel İşlev Bozuklukları

Tanımı

- Cinsel işlev bozukluğu cinsel yanıt döngüsünün bir ya da daha fazla alanında bozulma olmasıdır.
Sıklığı
- Cinsel işlev bozuklukları toplumda en sık rastlanan ruhsal bozukluklardır.
- Yapılan çalışmalar, kadın ya da erkek ayrımı olmaksızın, en az her üç kişiden birinin yaşamlarının herhangi bir dönemlerinde en az bir cinsel işlev bozukluğu yaşadığını ortaya koymaktadır.
- Ülkemizde cinsel işlev bozukluğu alanında hekime en sık başvuru vajinismus ve sertleşme güçlüğü ile olmaktadır.   

Nedenler ve Etki Eden Faktörler

Cinsel işlev bozukluklarının bilinen tek bir nedeni yoktur. Biyolojik, çevresel ve psikolojik birçok faktörün etkileşimi sonucunda gelişebilir. Yaşa, cinsiyete ya da partnerlerle olan ilişkiye bağlı olarak da değişiklik gösterebilir.

Cinsel eğitim: Cinsellikle ilgili sorunların büyük bir bölümünü cinsel eğitimin yetersizliği, yanlış inanışlar, yetiştirilme tarzı, mahrem ya da ayıp olduğu düşüncesiyle yanlış bilginin sürdürülmesi, cinsel deneyimin yetersizliği, sorunun kendiliğinden geçeceğine olan inanç oluşturur.
Psikolojik etmenler: Performans kaygısı, suçluluk hissi, başarısızlık korkusu, depresyon, kaygı bozuklukları, yakın ilişkiye girme korkusu, bedeninden hoşnut olmama, partnere karşı ilgi ve istekte azalma, partnerle ilişki problemleri, travmatik cinsel deneyimler, yas, iş kaybı, madde kullanımı.
Tıbbi rahatsızlıklar: Dahili (diyabet, tansiyon, tiroid), nörolojik, jinekolojik, ürolojik ve onkolojik sorunlar, cinsel işlev bozuklukları ile beraber seyredebilir. Organik patolojilerin psikojenik yönünün de olduğu göz ardı edilmemelidir.

İlaçlar: Antihipertansif, antidepresan, antipsikotik, sedatif ve anksiyolitik özellikli ilaçlardan bazıları cinsel işlevi olumsuz yönde etkileyebilir.

Yaş: Hem kadınlarda hem de erkeklerde yaşlanmaya bağlı ortaya çıkan anatomik değişiklikler ve fiziksel rahatsızlıklar cinsel işleyişi etkileyebilir. Özellikle yaşın ilerlemesiyle kadınlarda vajinal kuruluk, erkeklerde ise sertleşme kaybı daha sık gözükür. Ancak yaş ilerledikçe cinsellik azalmaz. Yapılan araştırmalar, 30-39 yaş arasında partneri bulunan erkeklerde haftada bir kez cinsel birleşme yaşandığını, 90-99 yaş arasında ise bu oranın senede bir kez olduğunu göstermiştir. Ayrıca, 20-50 yaş arasında hem kadın hem erkeklerin haftada ortalama 2-4 kez ilişkide bulundukları, 50 yaş ve üzerinde ise bu oranın azaldığı ama cinsel ilginin sürdüğü de gözlenmiştir.

Kadınlarda Cinsel İşlev Bozukluğu

Vajinismus


- Vajinismus, cinsel birleşme denendiğinde, vajinanın dışını çevreleyen kaslarda yineleyici ya da sürekli bir biçimde oluşan kasılmalar ve şiddetli acı nedeniyle cinsel birleşmenin gerçekleşememesi ya da ağrılı/sıkıntılı olarak gerçekleşmesidir.
- Bu kasılma istemsiz, yani kadının bilinçli kontrolü dışında gerçekleşen bir kasılmadır.
- Bu kasılmaya tüm bedendeki kasılmalar, bacakların kapanması, korku, cinsel birleşmeden kaçınma, girişin olmayacağı inancı eşlik eder.
- Nadiren, cinsel birleşme olmaktadır ancak kasılma sürdüğünden, cinsel birleşme ağrılı ya da sıkıntılıdır.
- Kişinin eğitim düzeyinden, mesleğinden, entellektüel düzeyinden, arkadaş çevresinden vb. bağımsız bir cinsel işlev bozukluğudur.
- Neredeyse kural olan tek ölçüt, cinsellikle ilgili tutucu değer yargılarının egemen olduğu bir toplum ve kültür yapısıdır.
- Bu sorun, kadının hem kendi kadınlığında eksiklik olduğunu düşünmesine hem de eşine karşı suçluluk hissetmesine neden olur.
- Erkek de, eşine karşı öfke duyabilir ya da istenmeme, reddedilme olarak yaşadığı için kırgınlık, sertleşme güçlüğü yaşayabilir.
- Vajinismus, jel kullanımı ile, alkol alındığında, psikotrop ilaç kullanıldığında, uykuda, hamile kalmakla, çocuk doğurmakla, lokal anastezik ilaç uygulamakla, kızlık zarının alınmasıyla ortadan kalkmaz.
- Vajinismusun herhangi bir ilaç ya da operasyonla tedavisi mümkün değildir.
- Cinsel terapi ile bu sorun % 90´ı aşan bir tedavi başarı oranı ile tedavi edilebilmektedir.
- Vajinismus, en kolay tedavi edilebilen cinsel işlev bozukluğudur.

Cinsel İstek Azlığı

- Genel olarak, kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülmektedir.  Hatta, ülkemizde, kadınlar arasında en sık görülen cinsel işlev bozukluğu "cinsel istek azlığıdır." Ancak, cinsel isteksizlik yakınmasıyla hekime başvuru oranı, bu sorunu yaşayanlara oranla çok düşük kalmaktadır.  Bunun en temel nedeni, cinsellik ile ilgili mitlerin yaygınlığıdır.
- Cinsel istekte azalma, cinsel düşünce ve fantezilerin, cinsel birleşme ve orgazma ulaşma sıklığının azlığı ya da yokluğu, cinsel bir etkinliği başlatma, katılma ya da yanıt verebilme motivasyonunun yetersizliği olarak tanımlanır.
- Nedeni çoğunlukla psikolojiktir, küçük yaşlardan başlayarak cinsel yasaklar ve baskıların sonucunda oluşan suçluluk ve günah duygularıdır.
- Sonradan ortaya çıkan isteksizlikte stres, eş uyumsuzluğu, depresyon, kaygı bozuklukları, ilaç kullanımı, çeşitli kronik hastalıklar düşünülmelidir.

Orgazm Bozukluğu

- Yeterli cinsel uyarıya karşın çoğunlukla ya da her zaman orgazmın yaşanmaması, gecikmesi ya da güçlükle ulaşılabilmesidir.
- En önemli psikolojik nedenleri arasında tutucu değer yargıları, suçluluk duyguları, cinsel travmalar, yetersiz cinsel bilgi ve deneyim, eşle olan iletişimin yetersizliği, yetersiz ön sevişme ve cinsel uyarı, eşteki erken boşalma ya da sertleşme güçlüğü nedeniyle yetersiz cinsel birleşme süresi sayılabilir.
- Kadındaki orgazm bozukluğu, yaşamın önceki dönemlerinde yokken sonradan da ortaya çıkabilir.
- En sık rastlanan nedenleri arasında, eşler arası uyumsuzluk, evlilik içi çatışma, cinsel travma, çeşitli jinekolojik ve sistemik hastalıklar, kullanılan ilaçlar, alkol ya da uyuşturucu madde kullanımı, depresyon ve diğer psikiyatrik hastalıklar, menopoz, yaşlılık ve başka cinsel işlev bozukluklarının varlığı sayılabilir.

Erkeklerde Cinsel İşlev Bozukluğu

Sertleşme Bozukluğu

- Herhangi bir cinsel etkinlik için yeterli sertleşmenin tekrarlayıcı ya da kalıcı biçimde sağlayamama ya da sürdürememe durumu olarak tanımlanmaktadır.
- Sertleşme bozukluğu tanısının konabilmesi için bu sorunun tekrarlayıcı veya uzun süreli olması gerekmektedir.
- Bu konudaki yaygın mitler nedeniyle, kişiler bir kez bile sertleşme sağlayamadıklarında paniğe kapılabilmekte ve hekim hekim dolaşabilmektedirler.
- Toplumda yaygın olarak rastlanır. Yaşla, sigara ve alkol kullanımı ile  diabetes mellitus ve hipertansiyon gibi sistematik hastalıklarla birlikte rastlanma sıklığı artar.
Sertleşme bozukluğu, psikolojik, bedensel nedenlerden kaynaklanabilir.   

Erken Boşalma

- Erken boşalma, çok az bir cinsel uyarıyla bile kişinin istemesinden daha önce boşalması, diğer bir deyişle boşalmasını denetleyememesi ya da istediği kadar erteleyememesidir.
- Süre asıl ölçüt olmamakla birlikte, birleşmeden önce boşalma ya da 1-3 dakikalık cinsel birleşme süresi kesin olarak erken boşalmadır.
- 4 ile 7 dakika arası ise ancak kişinin kendisinin ya da cinsel partnerinin sorun olarak görmesi, doyum sorunları yaşaması durumunda erken boşalma olarak kabul edilmektedir.
- Erken boşalma oranı, yapılan çalışmalarda %20-30 arasında çıkmaktadır.    Erken boşalmanın tek kalıcı tedavisi cinsel terapi ile kişiye boşalma kontrolünün öğretilmesidir.

Geç Boşalma  

- Erkeğin orgazm refleksinin istem dışı ketlenmesidir.
- Bilinçdışı hadım, kadınlara zarar verme korkusu, eşinin tatmini ile aşırı meşguliyet, kadınlara karşı öfke duyguları, performans kaygısı nedeniyle kendini cinsel deneyime

Tedavi

Cinsel terapilerde bilinmesi gereken önemli konuların en başında terapi sırasında ne yapıldığıdır? Cinsel terapi sırasında sadece konuşma tedavisi yapılır herhangi fiziksel bir muayene söz konusu değildir.

Cinsellik sağlıklı yaşamın önemli bir parçasıdır ve yaşanan cinsel işlev bozuklukları tedavi edilebilir. Cinsel sorunları paylaşmak başlangıçta kişi için rahatsız edici ve endişe verici olabilir. Tedavi süresince kişinin yargılanmadığı, kendisini rahat hissedebileceği ve konuşulanların gizlilik ve güven esasına dayandırıldığı bir ortam sunulur.

İlaç Tedavisi

Psikometrik Testler

Psikoterapiler (BDT, EMDR, Psikodinamik, Mindfulness, Hipnoterapi, Psikodrama, Şema, Aile, Grup)

Psikolojik Eğitim

Tedavi için evli, bekar, bir arada yaşayan, boşanmış, ayrılmış, çocuklu, daha önceden cinsel ilişki yaşamış ya da hiç cinsel birleşme yaşamamış, yetişkin ya da yaşlı, çift ya da bireysel olarak başvuruda bulunabilir. Tedavi ve değerlendirme sürecinde, başvuruda bulunan kişiden bir birlikteliği söz konusuysa çift olarak katılmaları istenebilir. Yapılan çalışmalar, çift olarak katılanların tedaviden yüzde 84 oranında olumlu yanıt aldıklarını ve tedaviye düzenli aralıklarla devam ettiklerini; tek olarak devam edenlerin ise yüzde 51 oranında kaldıklarını gösteriyor. Çiftler ile yürütülen tedaviler, sorunu devam ettiren faktörlere dair bilgi vermekte, çiftin iletişimini ortaya koymakta ve cinsel işlev bozukluğunu kişinin kendi sorunu olmaktan çıkarıp, yeniden yapılandırılmasına olanak sağlar. Eğer tedaviye çift olarak başvuruda bulunuluyorsa, cinsel öykü ve başvuruda bulunulan cinsel soruna ilişkin her bireyle önce ayrı ayrı görüşmeler düzenlenir. Daha sonrasında çiftlerle bir arada tedavi hedefleri ve görüşme aralıkları saptanır.

Cinsel işlev bozukluğu ile başa çıkmada, semptomları tanıma, erken fark etme, tedavi uyumunu ve sosyal-mesleki işlevselliği arttırmada psikoterapilerin yeri oldukça önemlidir. Cinsel Terapi ve Çift Terapisinin yanı sıra; Bilişsel Davranışçı Terapi, Çift Terapisi, EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme), Psikodinamik, Mindfulness, Hipnoterapi, Psikodrama, Şema gibi terapi yöntemleri de kullanılabilmektedir. Tedaviye erken başlanması ve düzenli aralıklarla takibinin sağlanması, tedaviden alınan verimi artırır. Seanslar arasındaki sürenin uzaması, tedavinin devamlılığını bozmakta ve tedavi sürecinde öğrenilenlerin uygulanmasında güçlük yaratmaktadır.
 
Tedavi, etik kurallar çerçevesinde yapılır. Terapiler bilimsel kanıtlar çerçevesinde yapılır. Terapist, kişisel fikir ve deneyimlerini tavsiye olarak sunamaz. Kişiler, kendisine kötü hissettiren soruları yanıtlamak ya da çalışmaları yapmak zorunda değildir. Böyle durumlarda psikologla ve/veya doktorla bu sıkıntı paylaşılarak ortak çözüme ulaşılır.