Depresyon

Depresyon toplumda oldukça yaygın görülen ciddi bir ruh sağlığı sorunudur. Depresyon (majör depresif bozukluk) nasıl hissettiğinizi, nasıl düşündüğünüzü ve nasıl davrandığınızı olumsuz etkileyen yaygın ve ciddi ancak tedavi edilebilen tıbbi bir hastalıktır. Gündelik yaşamda herkes zaman zaman kendini moralsiz, üzgün, mutsuz hatta karamsar hissedebilir. Depresyon hastalığının gündelik olağan moral bozukluğu veya demoralizasyondan farkı kişinin sadece duygusal olarak üzgün, mutsuz, kederli hissetmesi değil ama yanı sıra düşünce olarak durumuyla ilgili ümitsizlik, çaresizlik ve karamsarlık içinde olması, kendini bu durum içinde yetersiz ve değersiz olarak algılaması ve hatta intiharı çözüm olarak görmesi, davranış olarak kendini toplumdan soyutlaması, içine kapanması, giderek durgunlaşması, hiçbir şeyden zevk alamaması ve isteksizlik göstermesi ve bedensel olarak uykusunun ve iştahının bozulmasıdır.

Gündelik olaylar mutlaka insanların ruh halini olumsuz etkilemektedir, ancak depresyondan farkı, kişinin bu durumu çözümsüz ve kendisini de yetersiz hissetmemesidir.

Yapılan çalışmalarda toplumda %8 ila %10 oranında görülen depresyon hastalığı erkeklere kıyasla kadınlar arasında daha yaygındır. Farklı bir deyişle depresyonun erkeklerde görülme sıklığı onda bir iken kadınlarda yaklaşık olarak beşte bir oranındadır.

Depresyonun Belirtileri


- Sürekli üzgün, hüzünlü ve mutsuz hissetmek,
- Hayattan keyif almamak,
- Değersiz ve / veya suçlu hissetmek,
- Rutin yapılan eylemlere karşı isteksizlik,
- Yapılan aktivitelerden zevk alamamak,
- Sürekli yorgun ve hâlsiz hissetmek,
- Hareketlerde yavaşlama,
- Sosyal ilişkilerden kaçınmak,
- Çaresiz ya da köşeye sıkışmış hissetmek,
- İştah değişimi,
- Kilo değişimi,
- Unutkanlık,
- İletişime geçme konusunda isteksizlik,
- Yapılan işe odaklanamamak,
- Baş, boyun, sırt ve / veya eklemlerde ağrı,
- Mide ve bağırsak şikayetlerinin artması,
- Cinsel isteksizlik,
- Sıklıkla ölümü düşünmek,
- İntihar eğilimi.

Depresyonun Nedenleri

Üzülmek de sevinmek de insanın yaşaması gereken en olağan duygular. Her birey yaşamının belli dönemlerinde üzüntü, mutsuzluk gibi hisler içinde bulunabilir ve bunlar birkaç günde ortadan kaybolabilir. Ancak kişinin yaşadığı bu çökkün ruh hali en az iki hafta boyunca sürüyor; kişi kendini yorgun, isteksiz, çökkün, umutsuz hissediyorsa ve günlük yaşam aktivitelerini yerine getiremiyorsa, depresyon olup olmadığının bir ruh sağlığı uzmanı tarafından mutlaka değerlendirilmesi gerekir.

Genetik Faktörler: Kişide depresyonun görülme olasılığı, aile bireylerinde depresyon öyküsünün var olmasıyla ilişkilidir. Ancak bu, ailesinde depresyon hikayesi bulunan her bireyin depresyon yaşayacağı anlamına gelmez. Yapılan çalışmalar hem genetik hem çevresel faktörlerin depresyon riskinin ortaya çıkmasında etkili olduğunu gösteriyor.
 
Biyolojik Faktörler: Beynimizde bulunan sinir hücrelerinin iletişimini bazı kimyasallar sağlar. En başta serotonin olmak üzere, dopamin, noradrenalin ve benzer kimyasallar bu iletişimden sorumludur. Araştırmalar, beyinde bu maddelerin dengesinde bir bozulma olduğunda, depresyon belirtilerinin oluştuğunu kanıtlıyor.
 
Çevresel ve Psikolojik Faktörler: Kişinin elinde olmadığı bazı çevresel ve psikolojik faktörler sonucunda da depresif belirtiler görülebilir. Kişinin olumsuz olarak nitelendirdiği tüm yaşam olayları depresyon oluşumuna neden olabilir. Mali sorunlar, iş kaybı, akademik başarısızlık, ilişkisel problemler, bir yakın kaybı, kazalar, afetler, travmatik yaşantılar, bağımlılıklar, kronik hastalıklar bunlara örnek olarak verilebilir. Ayrıca kanser, multiple skleroz, (MS) epilepsi, aids gibi hastalıklar ve kullanılan bazı ilaçlar kişinin depresyona girmesine neden olabilir.

Depresyonun Tedavisi

Antidepresan tedavisi psikoterapi veya ikisinin kombine edildiği tedaviler uygulanmaktadır. Bu tedaviler çeşitli kuramlara dayanan ve yıllar içinde bilgi birikimiyle temelleri oturtulmuş yöntemlerdir. Bu tedaviler insanın ruhsal çatışmalarını çözmeye yarayan tedaviler bilişsel-davranışçı terapi ekolü olarak insanın düşünce yapısındaki olumsuz düşünce kalıplarını ve davranış kalıplarını işlevsel olanlar ile değiştirmeye yarayan tedavilerdir. Araştırmalar gösteriyor ki sadece ilaç tedavisi alan kişilerin depresyonun sonradan nüks etme oranı, terapi ve ilaç tedavisi alan kişilere göre daha yüksektir. Psikoterapi tedavisi depresyonda önemli bir rol oynamaktadır.
Sonuç olarak, depresyon psikiyatrik hastalıklar için en yaygın olan ve en çok yeti kaybı yapan hastalıklardan birisidir. Doğru tanınıp etkili tedavi edildiğinde bir toplum sağlığı sorunu yaratmamaktadır.